İŞÇİLİK ALACAKLARININ TAHSİLİ İSTEMİ

FİLM ÇEKİM İZİNLERİ VE ORTAK YAPIMLAR HAKKINDA YÖNETMELİK
22 Haziran 2020
DİJİTAL HİZMETLER VERGİSİ ile BAZI KANUNLAR ve 375 SAYILI KANUN HÜKMÜNDE KARARNAMEDE DEĞİŞİKLİK
22 Haziran 2020

İŞÇİLİK ALACAKLARININ TAHSİLİ İSTEMİ

( Maaş Farkı Ücret Alacağının Belirlenebilir Bir Alacak Olduğu ve Belirsiz Alacak Davasına Konu Edilemeyeceği/Davacının Maaş Farkı Ücret Alacağına İlişkin Talebinin Belirsiz Alacak Davası Türünde Açılmadığının Anlaşıldığı – Belirli Miktar Üzerinden Dava Konusu Yapılan ve Bilirkişi İncelemesi İle de Tespit Olunan Maaş Farkı Alacağının Kabulü Gerekmekte İken Yanılgılı Değerlendirme İle Belirsiz Alacak Davası Olarak Açıldığı Gerekçesi İle Reddinin İsabetsiz Olduğu )

* BOZMA SONRASI ISLAH TALEBİ ( Hizmet Tespitine İlişkin Mahkeme Kararının Kesinleşmesi Beklenilmeksizin İşçilik Alacaklarının Reddine Karar Verilmesinin Hatalı Olduğu Gerekçesiyle Yerel Mahkeme Kararının Bozulduğu/Davacının Bozma Kararından Sonra Islah Talebinde Bulunduğu ve Talep Artırımı Konusundaki Dilekçesini Bozma Kararı Sonrası Yapılan Yargılamada Verdiği Anlaşılmakta Olup Bozma Kararı Sonrası Yapılan Islah Talebine Değer Vererek Hüküm Oluşturmasının Bozmayı Gerektirdiği )

* ISLAH ( Davacı Tarafından Yasal Mevzuata ve İçtihadı Birleştirme Kararına Açıkça Aykırı Olarak Bozma Kararı Sonrası Yapılan Islah Talebine Değer Vererek Hüküm Oluşturmasının Hatalı Olduğu – İşçilik Alacaklarının Tahsili İstemi )

6100/m.177,373

ÖZET : Dava, işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkindir.

Davacı tarafça dava konusu edilen maaş farkı ücret alacağı belirlenebilir bir alacak olup belirsiz alacak davasına konu edilemez. Keza davacının maaş farkı ücret alacağına ilişkin talebinin belirsiz alacak davasına konu edilmeyip; belirsiz alacak davası türünde açılmadığı görülmektedir. Hal böyle iken, belirli miktar üzerinden dava konusu yapılan ve bilirkişi incelemesi ile de tespit olunan maaş farkı alacağının kabulü gerekmekte iken, yanılgılı değerlendirme ile ücret alacağının belirsiz alacak davası olarak açıldığı gerekçesi ile reddi hatalı olmuştur.

Mahkemece bozma kararı öncesi yapılan yargılamada davacı tarafça açılan hizmet tespiti davasının reddedildiği gerekçesi ile davanın reddine dair karar verilmiş ise de, mezkur karar “hizmet tespitine ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesi beklenilmeksizin işçilik alacaklarının reddine karar verilmesi hatalı olmuştur” gerekçesi ile bozulmuştur. Dosya içeriğinden davacının bozma kararından sonra ıslah talebinde bulunduğu ve talep arttırımı konusundaki dilekçesini bozma kararı sonrası yapılan yargılamada verdiği anlaşılmakta olup, davacı tarafından yasal mevzuata ve İçtihadı Birleştirme kararına açıkça aykırı olarak bozma kararı sonrası yapılan ıslah talebine değer vererek hüküm oluşturması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

DAVA : Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraflar vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı İsteminin Özeti:

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 02/05/2006 tarihinden 30/06/2012 tarihine kadar davalıya ait garajda aralıksız olarak gece bekçiliği işini yaptığını, davalının müvekkilini sigortasız çalıştırdığı için hizmet tespiti davası açtıklarını, fazla çalışma yapan müvekkilinin bu çalışmalarının karşılığı ile tatil günleri çalışması karşılığının da ödenmediğini, davalının haklı bir sebep göstermeksizin iş sözleşmesini feshettiğini beyan ederek kıdem tazminatı, ihbar tazminatı, izin ücreti, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ve genel tatil günleri ücreti ile maaş ücreti alacaklarının faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.

Davalı Cevabının Özeti:

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili kooperatif ile davacı arasında işçi işveren ilişkisinin bulunmadığını, davacının 2006 yılından bu yana aldığını iddia ettiği ücreti kooperatif yönetiminden almadığını, taraflar arasında düzenlenmiş iş akdinin veya sözlü bir işe alımın da mevcut olmadığını, kooperatif yönetiminin davacıyı şahsi çalışan olarak tanımadığı gibi davacının iddiaları konusunda da bilgi sahibi olmadıklarını, davacının kooperatif yetkililerinin bilgisi olmadan kooperatife bağlı olarak çalışan kamyon şoförlerinin kamyonlarını gece vakti bekleme konusunda sözlü olarak anlaştığını, bu nedenle taraflarının sorumluluğunun olmadığını beyan ederek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkeme Kararının Özeti:

Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz:

Kararı taraf vekilleri temyiz etmiştir.

Gerekçe:

1-)Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre; davacı ve davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-)Taraflar arasında öncelikle çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, ücret alacağı talebi hususunda davanın belirsiz alacak davası türünde açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır.

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 107. maddesiyle, mülga 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda yer almayan yeni bir dava türü olarak belirsiz alacak ve tespit davası kabul edilmiştir.

Davanın belirsiz alacak davası türünde açılabilmesi için, davanın açıldığı tarih itibariyle uyuşmazlığa konu alacağın miktar veya değerinin tam ve kesin olarak davacı tarafça belirlenememesi gereklidir. Belirleyememe hali, davacının gerekli dikkat ve özeni göstermesine rağmen miktar veya değerin belirlenmesinin kendisinden gerçekten beklenilmemesi durumuna ya da objektif olarak imkansızlığa dayanmalıdır.

Davacının alacağının miktar veya değerini belirleyebilmesi için elinde bulunması gerekli bilgi ve belgelere sahip olmaması ve bu belgelere dava açma hazırlığı döneminde ulaşmasının da (gerçekten) mümkün olmaması ve dolayısıyla alacağın miktarının belirlenmesinin karşı tarafın elinde bulunan bilgi ve belgelerin sunulmasıyla mümkün hale geleceği durumlarda alacak belirsiz kabul edilmelidir.

İş hukukundan kaynaklanan alacaklar bakımından baştan belirli veya belirsiz alacak davası şeklinde belirleme yapmak kural olarak doğru ve mümkün değildir. Bu sebeple iş hukukunda da belirsiz alacak davasının açılabilmesi, bu davanın açılması için gerekli şartların varlığına bağlıdır. Eğer bu şartlar varsa, iş hukukunda da belirsiz alacak davası açılabilir, yoksa açılamaz.

Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında eldeki davaya konu somut olayın özellikleri dikkate alınarak belirsiz alacak davası yönünden yapılan değerlendirmede;

Somut olayda; davacı bir kısım işçilik alacakları ile birlikte maaş fark alacağını da talep konusu yapmak suretiyle dava açmış; dava dilekçesinde talebe konu ücret alacağı miktarını da 16.344,90 TL olarak belirlemiştir. Davacı tarafça dava konusu edilen maaş farkı ücret alacağı belirlenebilir bir alacak olup belirsiz alacak davasına konu edilemez. Nitekim davacı taraf da maaş farkı ücret alacağını miktar belirtmek suretiyle; 16.344,90 TL olarak talep konusu yapmıştır.Yapılan yargılamada düzenlenen bilirkişi raporunda da davacının maaş fark alacağı; 2008 yılı 1. dönemi ile 2012 1 dönemi arası toplam 16.344,90 TL olarak tespit edilmiştir. Davacının bu konudaki konudaki talebinin belirsiz alacak davasına konu edilmeyip;belirsiz alacak davası türünde açılmadığı görülmektedir. Hal böyle iken, belirli miktar üzerinden dava konusu yapılan ve bilirkişi incelemesi ile de tespit olunan maaş farkı alacağının kabulü gerekmekte iken, yanılgılı değerlendirme ile ücret alacağının belirsiz alacak davası olarak açıldığı gerekçesi ile reddi hatalı olmuştur.

3-)Mahkemece bozma kararı öncesi yapılan yargılamada davacı tarafça açılan hizmet tespiti davasının reddedildiği gerekçesi ile davanın reddine dair karar verilmiş ise de, mezkur karar dairemizin 2014/30009 esas 2016/3529 karar sayılı bozma ilamı ile ‘‘hizmet tespitine ilişkin mahkeme kararının kesinleşmesi beklenilmeksizin işçilik alacaklarının reddine karar verilmesi hatalı olmuştur” gerekçesi ile bozulmuştur. Mahkemesince bozma ilamına uyulmuş ve davacı alacaklarının tespiti konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılmış ve davacı tarafça bilirkişi raporuna göre belirlenen alacak miktarları üzerinden 28.06.2018 tarihli dilekçeyle talep arttırımı talebinde bulunulmuş ve 29.06.2018 tarihinde de ıslah harcını yatırılmıştır. Dosya içeriğinden davacının bozma kararından sonra ıslah talebinde bulunduğu ve talep arttırımı konusundaki dilekçesini bozma kararı sonrası yapılan yargılamada verdiği anlaşılmaktadır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulunun 06.05.2016 tarihli, 2015/1 esas 2016/1 karar sayılı kararı ile; Bozmadan sonra ıslah yapılamayacağına karar verilmiştir. Bu nedenle Mahkemenin, davacı tarafından yasal mevzuata ve İçtihadı Birleştirme kararına açıkça aykırı olacak bozma kararı sonrası yapılan ıslah talebine değer vererek hüküm oluşturması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.

SONUÇ : Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerden dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 27.11.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Comments are closed.